Anahtar Nerede?


 

Merhaba bu hikayeyi okuyacak kardeşim. İsmim Said. Manası mutlu demekmiş. Babamın okuduğu bir kitap da böyle yazıyordu. Ufak bir evimiz var.Evimiz ufak ama annem ve babam ile aramızdaki sevgi dünyalar kadar büyük.Babam derdi ki: İnsandaki sevgi kainatı saracak kadar büyük. Babamın bu sözünü günler geçtikçe daha iyi anlıyordum. Çünkü Her geçen gün sevdiğim şeylerin sayısı artıyordu.

Bir gün yine “neşeli sokağımızda” kardeş gibi birbirimizi sevdiğimiz arkadaşlarla oynuyorduk.Başka sokaklara göre bizimkisi cıvıl cıvıldı ve kimse de bize engel olmuyordu. Küçük ama çok mutlu bir aile gibi sokağımız vardı.Oyunlarımız bir,gülüşlerimiz bir,ağlamalarımız bir, çikolata satın aldığımız bakkal amca dahi birdi. Sanki biri hep böyle olmasını istiyordu.Her şey çok güzeldi.Oyun oynamaktan yorulduğumuzda sokağımızın kedisi Şefik de hemen yanımıza sokulur,sanki ‘sıra bende, hadi benle de oynayın’ dermiş gibi paçalarımıza dolanırdı.

Biz çocuklar dinlenirken, gülüşürken, -herkes, ben de dahil olmak üzere- arkasını döndü bir an. Her arkasına dönen susuyordu. Çünkü hiç görmediğimiz,tanımadığımız bir amca başımıza dikilmişti. Biraz korku biraz da merak sarmıştı bizi. Kısa bir suskunluktan sonra o amca da bizler gibi sokak kaldırımına oturdu.Yüzünde güller açılıyordu adeta.Biz de rahatlamıştık açıkçası.Hatta bir ara ben bize dondurma alır mı bu amca diye düşünmüştüm. Derken bizim amca “merhaba çocuklar” diyerek lafa başladı.”MaşaAllah, çok güzel bir ekip kurmuşsunuz çocuklar. Sizlerin bu mutlu birlikteliği beni de çok sevindirdi. Beni kendi çocukluğuma götürdünüz. İnşaAllah hep mutlu kalırsınız böyle”,dedi. Sonra o amca bize ismini söyledi.İsmi Ali imiş. Ali Amca Bizlerle uzun uzun sohbet etmeye başladı.Bir ara sohbet devam ederken, bir soru sordu bizlere; “böyle hiç yorulmadan gülmek,eğlenmek,mutlu olmak ister misiniz? Biz hemen “evet” dedik tabiî ki.Ali Amca böyle heyecanlı ve komik bir cevap aldığından dolayı mı bilmem, o da gülüyordu.Öyleyse beni iyi dinleyin olur mu ?Bizleri yaratan Allah, buradaki oyun ve oyuncaklarımızı da, anne babamızı da verdi bizlere.Ve karşılığında bizden teşekkür bekliyor.Biz Allah’a teşekkür edersek,karşılığında hiç bitmeyecek bir zenginlik verecek.Hiç bitmeyecek bir hazine verecek.Hem bütün arkadaşlarımız anne babamız dahi yanınızda olacak.Hiç ayrılmayacaksınız birbirinizden. Bütün bu güzellikler de ancak Cennet ülkesinde veriliyor amaaaa Cennetin bir kapısı var.O kapının da bir anahtarı var. Kim o kapıyı açmak istemez ki diye sordu bizlere Ali Amca.Hep bir ağızdan “ben ben ben” demiştik bağıra çağıra.O kadar bağırarak ben ben ben demiştik ki, Ali Amca bizi sakinleştirmeye çalıştı ama bu halimize çok gülümüştü. Sanki gözleri bile gülüyordu.Güneş gibi parlıyordu gözleri.Bir ara, içimizden Ahmet diye biri Ali Amcaya.’Peki nasıl açacağız bu kapıyı? Ali amca;.’Anahtar ile evladım’ demişti. Ahmet şaşkınlıkla; Peki anahtarı nerde bu kapının?Ali Amca’nın verdiği cevap bizi çok düşündürmüştü. Şöyle demişti ‘Anahtar sende evladım.Sende…’ “Nasıl yani, cennetin anahtarı mı vardı bizde! Peki biz neden görmedik bugüne kadar?” Diye düşündüm derin derin.Sanki Ali amca içimdeki düşünceyi okuyormuş gibi.”Evet sende evladım.Eğer namaz kılarsan, cennet kapısını açarsın. Bu eller,kollar,gözler, akıl anahtarın birer parçasıdır.Eğer bunları Allah için, Allah’a teşekkür için kullanırsan, cenneti kazanırsın.Çünkü sen birini çok seversen, onun da seni çok sevmesini istersin, değil mi? Ali Amca bu soruyu bana sormuştu ama herkes “evet” demişti Sonra devam etti Ali Amca.Biri sana yardım ettiğinde, ihtiyacını giderdiğinde teşekkür edersin değil mi? Tabi bizler Ali Amca’nın bu sorusuna da evet dedik.Çünkü akıllıca ve güzel bir soruydu ve sonra şöyle devam etti.İşte bizi çok seven Allah da bizden, teşekkür istiyor. İnsan yerine hayvan olarak yaratılmadığımız için, babamıza para kazandırdığı için, yemek içmek için, iyi anne babanız olduğu için, kısacası her şey için.İşte bu teşekkür anahtarı da namaz kılmaktır. Öyleyse? Ali amca öyleyse der demez, biz hep bir ağızdan, TEŞEKKÜR EDERİM ALLAH’IM diye bağırdık, sokak inliyordu sanki. Herkes bize bakıyordu. Sesimizi işiten herkes tebessüm ediyordu. Nurcan teyze de,pencereden bizi seyrediyor,dediklerimizi sanki tekrar ediyordu.Ali Amca’nın hali çok değişmişti.Çok sevinçli bir hali vardı.Ve öyle de ayrılmıştı bizden. Neşeli Sokağımızdan.

 

Yazan: Ali KARABİBER



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »