Ramazan Günlüğü 20. Gün Heyecanı


 

Bugün Ramazan’ın yirmisi. Artık iftar davetleri başladı.

Güzeller güzeli Peygamberimiz (ASM) bir hurmayla da olsa oruçluya iftar verin diyor. Bu sünneti biz bayrama çevirmişiz.

 Televizyonda iftar davetleri çok yemekli olmasın diyorlar ama ben böyle daha çok seviyorum. Çünkü annemin yapmadığı çok şeyi bu davetlerde yiyorum. Davetler benim için ziyafet yeri.

Bu akşam Halime Teyzemlere gidiyoruz. Halime Teyzem biraz yaşlı. “İlle de bekliyorum” dedi. Annem yaşlı kişilere pek rahatsızlık vermek istemez ama Halime Teyzem çok ısrar edince annem kabul etti.

Ben Halime Teyzemin börekleriyle, dolmalarıyla, çörekleriyle büyüdüm.

Şimdi de neler yapacak çok merak ediyorum? İnşallah geçen seneki gibi olmaz. Geçen sene Halime Teyzem sütlaç yapmış. Şekeri az geldi galiba deyip yukarıdan bir kavanoz almış ve içine şeker döküyorum zannıyla tuzu boşaltmış. Ama hiç de fark etmemiş. Yemeklere de tuz atıyorum diye şeker atmış.

Çorbayı iyi ki tuzsuz yapmış. Çünkü şekerli çorba hiç de güzel olmaz. Hep beraber oturduk. Çorbalara kendimiz tuz ve pul biberi kattık. Ama yemeğe gelince iş değişti. Şekerli bir nohut yemeği vardı. Yesek bir türlü, yemesek bir türlü. Kendimizi zorlayıp teyzeme ayıp olmasın diye bitirdik. Sıra pilava geldi. Pilav da şekerliydi ama yine de güzeldi.

Halime Teyze de yiyince fark etti ve çok üzüldü. O üzülmesin diye “Yok ,yok, güzel olmuş.” dedik.Fakat sütlaçtan bir kaşık alınca nasıl yutacağımızı şaşırdık. Diğerleri yine yeniyordu ama sütlaç mümkün değil yutulamazdı. Halime teyze sütlacı çöpe döktü.

         O kadar süt parasına mı yansın? Emeklerine mi yansın? Misafirlerini iyi karşılayamadı, ona mı yansın?

         Ona üzülmemesini söyledik. Kavanozlar aynı olunca insan karıştırabilirdi.

         Bu sene inşaallah tuzlu sütlaç yemeyiz.  

         İftara giderken bizim çocukları gördüm.

         “Ne yapıyorsunuz burada!” dedim.

“ Hiiç iftara gidiyoruz.” dediler.

 Dönerciye gidiyorlarmış. Ama niye benim haberim yoktu? İnsan hiç arkadaşına söylemez miydi? Demek ki beni arkadaş olarak görmüyorlar. Ki görseler bana da haber verirlerdi.

“Bana niye söylemediniz?” dedim küskün küskün.

Hasan güldü:

         “Bir defa da sensiz bir şey yapalım dedik.”

         Başımdan aşağı sanki kaynar sular döküldü. Garanti yüzüm de allak bullak olmuştur.

         Necati sırtıma vurdu:

         “Ezik edebiyatı yapacağına hızlı yürü. Geç kalıyoruz. Seni çağırmadık. Çünkü iftara gidecektin. Son anda karar verdik. Hasan’ın oltasına da çabuk geldin?”

         Necati bugün bir garip. Konuştukları da garip garip. Ama yine de sevindim. Dışlanmak çok kötü bir duygu. Ben kimseyi dışlamak istemem ama dışlanmak da istemem.

Hep beraber sevgi içinde arkadaşlık çok güzel bir duygu

         Biraz yürüdükten sonra onlar dönercinin sokağına ayrıldı.

Arkalarından uzun uzun baktım. Onları çok seviyorum. Keşke bana da haber verselerdi. Belki gelemeyecektim ama kalbim de şimdiki gibi sızlamayacaktı.

Çizen: Hatice VANLI



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Henüz kimse yorum yazmadı.