Asya Nur ile Zübeyir Fidan Dikiyor


Zil çaldı. Ve bir kere daha okuldan eve dönüş vakti gelmişti. Asya Nur okulda güzel bir gün geçirmişti. Öğretmeni hafta sonu ödevi olarak herkesin bahçesine bir fidan dikmesini istemişti. Asya Nur ise şimdiye kadar hiç fidan dikmemiş ve nasıl dikildiğini de görmemişti. Annesinden bu konuda yardım istemeye karar verdi.

—Anneciğim öğretmenimiz bu hafta sonu bahçemize birer fidan dikmemizi istedi beraber yapabiliriz değil mi? Diye sordu.

—Elbette kızım dikebiliriz çok güzel olur hepimiz için birer fidan dikebiliriz. Asya Nur çok mutluydu. Hafta sonunu iple çekiyordu. Akşam yemeğin de annesi ile beraber bu konuyu diğer aile fertleriyle de paylaştılar.

—Yarın sizler de bize katılmak isterseniz bahçemize birer fidan dikmeyi düşünüyoruz. Asya Nur’un hafta sonu ödevini beraber yapacağız. Dedi Nuriye Hanım Diğer aile fertleri de çok sevindiler. Zübeyir;

—Anneciğim ben çiçek dikmek istiyorum. Güzel bir gülfidanı dikmek istiyorum. Asya Nur da

—Bende elma ağacım olsun istiyorum anneciğim dedi. Çocukların mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Çokta heyecanlıydılar. Dedeleri’nin yüzün de nurani bir gülücük belirdi.

—Demek ki yarın hep beraber çok hayırlı ve güzel bir iş yapacağız yavrularım. Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor. ''Kişi kabirde bile olsa, yedi şeyden meydana gelecek sevap devamlı olarak kendisine ulaşır, öğretilen ilim, halkın yararlanması için akıtılan su, açılan kuyu, dikilmiş ağaç, yapılan mescit, okumak üzere bağışlanan Kur'an ve ölümünden sonra kendisine dua edecek evlat.''

—Yani biz fidan dikince sevab mı işlemiş oluyoruz dedeciğim dedi Zübeyir.

—Evet, Zübeyir’im. Rabbimiz çok merhametlidir ve kullarına karşı çok ikram edicidir. Biz bu fidanı diktiğimiz için bize cennette güzel ikramlar da bulunacak bu dünyada da bu küçücük fidanlarla bizlere yememiz için hoş kokulu meyveler, çiçekler gönderecek inşallah.

—Biran önce yarının olmasını istiyorum anneciğim dedi Asya nur.

—Yatağınıza yattığınız da yarının güzel geçmesi ve fidanları dikebilmemiz için dua etmeyi de unutmayın çocuklar dedi Bekir Bey.

—Tamam, babacığım biz yatabilir miyiz artık bir an önce uyuyup uyanıp fidanlarımızı dikmek istiyoruz. Zübeyir ve Asya Nur’un bu heyecanları herkesi güldürmüştü. Nihayet sabah olmuş yıldızlar ve ay yerlerini güneş’e, bulutlara cıvıl cıvıl kuşlara bırakmıştı. Zübeyir ve Asya Nur kahvaltılarını yapar yapmaz bahçeye koştular. Bekir bey de fidanları alıp gelmişti. Her şey hazırdı. Zübeyir;

—Anne siz babamla; kardeşim ve ben de dedemle dikelim.

—Tamam, oğlum nasıl isterseniz bakalım hangimiz daha önce dikeceğiz. Dedeleri bahçe de uygun bir yer aradı.

—Şuraya dikebiliriz çocuklar hadi ‘’bismillah’’ dedi ve toprağı kazmaya başladılar. Zübeyir ve Asya Nur dikkatli gözlerle dedelerini izliyorlardı. Onlarda ellerine birer fidan aldılar ve dedelerine bakarak aynısını yapmaya başladılar.

—Dedeciğim bu fidan nasıl oluyor da ağaç oluyor bir elma ağacı olması gerektiğini nerden biliyor?

—Zübeyir ne güzel düşündün. Bu fidanın aklı yok ağaç olmayı düşünemez. Veya bu toprak güneş, su kendileri de yaratıcılarının emri ile hareket ediyorlar bu fidanı ağaç yapmaya onların da gücü yok. Nasıl ki Rabbimiz bize ellerimizi hareket etmemiz için, konuşmamız için, yürümemiz için, diğer organlarımızı hareket ettirebilmemiz için vücudumuzda bir program düzen koymuşsa bu kuru odun parçasına da ağaç olma kabiliyetini vermiş. Hem bu odun parçasıyla bizlere her biri farklı kokularda farklı renklerde farklı şekiller de meyveler verecek inşallah. Şimdi bu fidanlar kendi dilleriyle bismillah diyecekler sonra ‘’Rabbimiz Senin isimlerinin nakışlarını, güzelliklerini ayrıntılı bir şekilde insanlara göstermek için bize olgunlaşma ver küçücük gövdemizi sümbülle ve bizi ağacın büyük hakikatine çevir’’ diye dua edecekler.

—Yani bitkiler de bizim gibi dua edebiliyorlar mı dedeciğim dedi Asya Nur.

—Tabiî ki kızım dua sadece ‘’Maddi isteklerimizin karşılanması için yapılmaz. Bütün yaratılan varlıklar da dua ederler. Mesela biz şimdi su, toprak, hava ve güneş gibi sebeplerden de istifade ederek hareketlerimizle, yaptığımız işlerle ‘’Bu çekirdeği ağaç yap Rabbimiz’’ diye dua etmiş oluyoruz. Rabbimiz de hem bizim hem bu küçücük fidanın duasını kabul ederek bizlere bu güzel nimetleri veriyor. Çünkü yaratılış mucizesi olan o harika ağaçları şuursuz ve cansız olan bu basit maddeler yapıyorlar diyemeyiz. Demek ki sebeplerin bir araya gelmesi de bir duadır. Fidanlar, çekirdekler dikilmişti. Sırada yapmaları gereken bir şey daha vardı.

—Biz vazifemizi yaptık çocuklar bu fidanı dikmekle fiili duamızı yapmış olduk. Bir de dilimizle dua edelim mi?

—‘’Rabbimiz; bu güzel fidanları ve çekirdekleri yedikçe ve baktıkça Sana şükredebilmemiz için ağaç yap ey Rabbimiz’’diye hep beraber dua ettiler.

 

 



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »