Karga ile Tilki


Bu hikayemizin esas canlıları da karga ile tilki. Bu ikisi var ya, bilseniz tam anlamıyla birer peynirsever. Bazı hayvanlar peynir yemezler, etle beslenirler mesela. Allah onları öyle yaratmış. Ama şimdi düşündüm de Allah biz insanları her şeyle beslenecek şekilde yaratmış, ne güzel. Et, sebze, meyve, süt, yoğurt veee mmmhh pastalar; her şeyi severek yeriz biz.

Süt dedim de, yemyeşil otla beslenen ineklerden nasıl bembeyaz süt çıkıyor değil mi? Allah onların vücudunda mükemmel sistemler yaratmış, katı ve yeşil otlardan, sıvı ve beyaz bir madde oluşturmuş. 

Bu kadarla da bırakmamış Rabbimiz. İnsanlar için o çoook yararlı sütü yarattığı gibi, bir de ondan çeşit çeşit gıdalar yapmayı öğretmiş. Peynir de, bu hem lezzetli hem de yararlı nimetlerden sadece biri. 

Biri, "ben peynir sevmiyorum" mu dedi?.. Yanlış duymuş olmalıyım. Öyle çok peynir çeşidi var ki, kesinlikle sizin de seveceğiniz bir peynir vardır.

Gelelim masalımızaaa. Bizim peynirseverlerden karga, bir gün ormanın kenarındaki evlerin etrafında uçuşa geçmiş. Balkonlardan birinde çok güzel bir kahvaltı masası görmüş. Hemen masadaki peynir tabağına doğru süzülüüüüp, bir parça peyniri kapmııış.

Gitmiş bir dala konmuş. Ağzındaki peyniri tam afiyetle yiyecekkeeen, sanki peynirin kokusunu almış gibi bizim peynirsever tilki birden ağacın altında bitivermiiiiş. 

Tilki, "ooooo günaydın sayın karga, bu nasıl bir güzelliktir böyle? Şu pırıl pırıl tüyleriniz, renginiz. Eminim bu ormanda sizden daha güzeli yoktur" demiş.

Bizim karga bu sözleri duyunca bir havalara girmiş, bir havalara girmiş, sormayın. Kanatlarını şöööyle bir açmış, bir pozlar, bir pozlar.

Tilki bu, fırsatı kaçırır mı hiç? Devam etmiş; 

- Bu kadar güzelseniz, kim bilir sesiniz de ne kadar güzeldir. Bir şarkı söyleseniz de o güzel sesinizi duysam."

Karga daha da havalara girmiş, uzunca bir "gaaak" demek için ağzını açtığındaaa, peyniri ağzından düşürüvermiiiş. 

Tilki anında kapmış peyniri. Yemek için karşıdaki ağacın altına doğru hızlı hızlı yürürken; "karga kardeş şu sözümü hiç unutma" demiş. "Çıkarı için seni öven, senin yüzüne güler, sonra da peynirini afiyetle yer." 

Karganın aklı başına gelmiş ama iş işten geçmiş tabi. Peynirden umudunu kesmiş ama yine de tilkiye bir hatırlatma yapmak istemiş.

"Tilki kardeş, yaptığın davranışın çok çirkin olduğunu biliyorsun değil mi? O peynir benimdi; sen onu plan kurarak ağzımdan aldın. Ne şekilde almış olursan ol, şu an senin olmayan bir şeyi yiyorsun" demiş.

Tilki, karganın bu sözlerine şaşırmış ama dedikleri doğruymuş. Yaptığının kötü bir davranış olduğunu anlamış. Peyniri ağzından yere bırakıp, kargaya seslenmiş;

"Tamam karga kardeş, sen çoook haklısın. Ben yanlış bir şey yaptım. Ama senin yaptığın doğru mu? Sen de bu peyniri orman pazarından almadın. Seni gördüm, bir balkondan kapıp kaçtın."

Karganın suratı nasıl olmuş, artık siz tahmin edin. O, meğer bunu hiiiç düşünmemiş. Sanki bir hırsız gibi, başkasının peynirini çaldığını o zaman anlamış. Başını önüne eğmiş, öyle utanmış ki...

Karga da tilki de o çok sevdikleri peyniri utançtan yiyememişler. Ağacın dibindeki yuvalarının tam da üzerinde duran peynir, karıncalara nasip olmuş.

Bizim peynirseverler de ertesi gün birlikte orman pazarına gitmişler. Oradan bol bol peynir almış, yuvalarına koymuşlar. 

Hikayemiz bu kadar sevgili arkadaşlaaar... Şimdi siz ne yapın biliyor musunuz? Doooğru mutfağa gidin, buzdolabını açın. Bakın bakalım peynir var mı? Bazen anne babalar unutabilirler; eğer yoksa almalarını hatırlatın:)



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »