Bayram


Bayram yaklaşıyordu. Artık bayram ticaretini düşünmeye başlayabilirdi. 

Bir defterle kalem alıp para verenler listesini çıkarmaya başladı. 

Tahir Amca

Necdet Dayı

Eyüp Amca

İsmail Abi

Ayşe Nine

Sebahaddin Amca ve Cemal Hoca. 

Aziz Amcalara gitmeyecekti. Onun oğlu kadar fena bir çocuk görmemişti. Aziz amca çocuklara para vermiyor değildi.  Veriyordu ama bahçe kapısına saklanan oğlu Nail çocukları yakalıyor :“Bu para babamın parası. Verin paramızı.” deyip geri alıyordu. Geri vermeyenleri de verene kadar dövüyordu.

Aziz Amca’nın bundan haberi yoktu. Olsa oğluna çok kızardı ama kimse Nail’in korkusundan bir şey söyleyemiyordu. 

Para listesinden sonra balon ve başka hediye verenlerin listesini çıkardı. 

Nurcan Teyze’ye muhakkak gitmeliydi. Çocuklara vereceği tatlıları ayıcıklı, tavşanlı, yıldızlı veya kalpli yapıyordu. Bazen de küçücük kaplara muhallebi yapıp üstüne de göz, burun ve gülen bir ağız yapıyordu. Çocukları özellikle düşünen çok tatlı bir teyzeydi. 

Aslı Hanım Teyze’ye hiç gitmek istemiyordu. Çocukları başından savar gibi bir hali vardı. Çikolataları çok kaliteliydi ama neye yarardı ki? Eli çikolatalı yüzü sirkeliydi. Onun o yüzünü gören çocuklar çok da gitmezdi.

Ah! Nasıl da Deniz Hanım Teyze’yi unutmuştu. Dalgaların çarptığı, martıların terasında uçuştuğu, güzel yalısında oturan Deniz Hanım Teyze’yi. 

O, çok yaşlı ama aynı zamanda çok da tatlıydı. Büyük babası paşaymış. Çocukları başına toplar, bisküviler, şekerler ikram ederken kahramanlık hikayeleri anlatırdı.

Bir de Necmettin Enişte’ye gitmek lazımdı. Ara sıra çok bonkör olabiliyordu.

Çizen: Hatice Vanlı

 

Kâğıdını daha dolduracaktı ki kardeşi yanına geldi. 

“Ne yazıyorsun?” diye sordu.

“Kazanç defterim bu benim. Çok kârlı çıkacağım. Bir sürü param olacak.”

Kardeşi dudak büktü.

“Ben senden daha kârdayım.”

İnanamayıp ellerine baktı. Elinde liste yoktu. Nasıl kârda olacaktı ki?

Kardeşi gülümsedi.

“Ramazan Ayında bir Kur’an harfine bin sevap veriliyor. Sen defterini yazarken ben bir tane Yasin okudum. Bütün harfleri sayıp 1000’le çarparsam 

Senin kârından çok fazlasını kazanırım.”

Başını salladı. Kardeşi haklıydı. Ramazan Ayı’nın bir dakikası bir saat değerindeydi. Bol bol verilen bu sevap kârlarını kaçırmamak lazımdı. 

Hemen abdest almak için koştu. Onun böyle koşturduğunu gören daldaki bir serçe “Cik! Cik! Haklısın küçük çocuk. Bu sevapları kaçırmamak lazım.” dedi.

 

Çizen: Hatice Vanlı



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

  • 11 Haziran 2019, Salı - 19:02

    Nazife Nergiz Nazife Nergiz


    Maşallah.gec oldu ama buluştuk yazılarımızda.emeginize sağlık.insallah sizi kursuna davet etmek isterim.lutfedip davetimize icabet ederseniz çok sevinirim..çocuklar sizi yakından görmek istiyor.hayrli gunler

  • 09 Ocak 2016, Cumartesi - 21:27

    sümeyye vanlı
       sümeyye vanlı - Amasya


    harikasın...