Ramazan Günlüğü 22. Gün Heyecanı


Bugün Ramazan’ın 22’si. Dün gece iftarda misafirlerimiz vardı. Annem çok güzel yemekler yaptı. Daha önceden de söylemiştim iftar davetlerini çok seviyorum diye. Normal zamanlarda yiyemediğimiz çok güzel yemekleri yiyoruz.

         Teravihe Fatih Camiine gittik. İmam o kadar güzel okudu ki anlatamam. İnsanın içine o kadar farklı bir şey oluyor ki, bu dille söylenecek bir şey değil. Hani çok aç olduğumuzda yemek yerken çok büyük lezzet hissederiz ya. Ama aldığımız bu lezzeti sözlerle anlatamayız. İşte aynı öyle bir şey… Namazdaki okunan Kur’an kalbime, ruhuma o kadar lezzetli geldi ki anlatamam. Bugün bile hâlâ o lezzeti hissediyorum. İnşaallah yarın da o camiye gitmek istiyorum.

         Bugün zekât dağıtmaya gideceğiz. Fakat bizim zekâtımız değil. Başka şehirde oturan çok zengin bir aile dostumuz var. Bize parayı o gönderiyor, annem de ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor.

         Rabbimiz, bazı sebepler için insanları farklı farklı yaratmış. Çok zengin olan da var, biraz zengin olan da, orta halli olan da, fakir olan da, çok fakir olan da var. Herkes derece derece… Rabbimiz,  zenginleri fakirlerin imdadına gönderiyor. Herkes kendinden aşağı olanlara yardım etmekle sorumlu.

Zekât ve sadakalar fakirle zenginin arasındaki bir köprüymüş. Zekât olmazsa zenginlerden fakirlere bir baskı, zulüm inermiş. Fakirlerden de zenginlere bir kıskançlık ve isyan çıkarmış.

         Fransız ihtilâli bu yüzden olmuş. Zengin insanlar keyifle rahat rahat yaşıyor, fakirler de yokluk içinde birçok zahmet çekiyormuş. Hatta bir kraliçeye “Efendim, halk yiyecek ekmek bulamıyor!”dendiğinde “Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler.”demiş. Halkının içler acısı halini fark etmemiş bile. Sarayından çıkmıyor ki fakirlerin acınacak halini görsün. “Ben rahat edeyim de başkası açlıktan ölsün, bana ne!” mantığı iyice yerleşmiş.

         Sadece kraliçe değil, kral, prensler, prensesler,  kontlar, kontesler, lordlar, dükler, düşesler, baronlar, baronesler zengin bir zümre oluşturmuş. Zavallı halk köle gibi onlar için çalışıyormuş. İşte, buna dayanamayan halk isyan etmiş ve binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan bir Fransız ihtilâli yapılmış.

         Güzel dinimiz ise bizim fakirlere yardım etmemizi söylemiş. Yardım alan fakir, zenginin malını kıskanmıyor. Üstelik yardım ettiği için bir de dua ediyor. Allah, fakirin zengin için yaptığı bu duayı kabul edermiş.

         İslam memleketlerinde devlet idarecileri kılık değiştirip, halkın arasına karışır, halkının durumunu bizzat kendisi gözlemlermiş.

         Allah iyi ki beni böyle güzel bir dine mensup etti. Milyonlarca kez şükrolsun.

         Zekât vermeye her zaman diğer çocukları da çağırıyordum. Ama bugün yalnızlığı istiyorum Kendime de şaşıyorum. Arkadaşsız şurdan şuraya adım atmayan bana bir şeyler oldu. Acaba gittikleri dönerciyi bana söylemedikleri için mi kırgınım? Bilmiyorum. Allah içimde öyle bir âlem yaratmış ki neler olup bittiğinin farkında bile değilim.

         Bilmiyorum, belki giderken birkaç kişiyi çağırırım. Belki de çağırmam. Mevsimleri yaşıyorum sanki. Bazı zaman bahar mevsimi gibi cıvıl cıvıl oluyor içim. Şimdi ise bir durgunluk, bir sakinlik, bir sessizlik var. Aynı kış mevsiminde kar yağdırılınca olan sessizlik gibi…

         Hayırlısı olsun bakalım. Zekât verirken ilginç bir şeyle karşılaşırsam size de haber veririm inşaallah. Şimdilik hoşça kalın, dostça kalın.

Çizen: Hatice VANLI



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Henüz kimse yorum yazmadı.