Bir Zamanlar Tuz Tanesi Kadardınız
Sevgili arkadaşlar, sizler şu an kocaman birer insansınız. İlk oluşumunuz sırasında büyüklüğünüz ne kadardı biliyor musunuz? Tek bir tuz tanesinden bile küçüktünüz desem şaşırırsınız değil mi? Ama bu bir gerçek.
Her insan tek bir tuz tanesi büyüklüğünde bile olmayan bir hücreden meydana geliyor. O hücre bölünerek önce iki, sonra dört derken sürekli çoğalıyor ve bütün hücreler işinin başına geçen işçiler gibi hareket ediyorlar. Kemik hücreleri kemiklerin olması gereken yerde, kas hücreleri kasların olması gereken yerde toplanıyorlar. Bazıları daha iç kısımlara giderek iç organların yapımına başlıyorlar. Bazıları beyninizi, bazıları gözlerinizi, bazıları da damarlarınızı oluşturuyorlar. Böylece 100 trilyon gibi hayal bile edemeyeceğiniz kadar çok sayıda hücreye sahip vücudunuz oluşuyor.
Vücudunuzun her noktası hücrelerden meydana geliyor. Şu an vücudunuzdaki trilyonlarca hücreniz hiç durmadan çalışıyor. Örneğin bu yazıyı okuyabilmeniz için göz hücreleriniz devamlı işlemler yapıyor. Annenizin içmeniz için hazırladığı meyve suyunun bardağını tutmak için de ellerinizdeki hücreler iş başında. Soluk alırken önce soluk borunuzdaki hücreler, sonra akciğer hücreleriniz çalışıyor. Ayrıca mide hücreleriniz de az önce babaannenizin pişirdiği ve zevkle yediğiniz poğaçayı sindiriyorlar.
Arkadaşlar burada kısaca söz ettiklerim, bedeninizde sadece şu an gerçekleşen bazı işlemler. Ve hepsi de siz hiç farkında bile olmadan gerçekleşiyor. Peki bir an düşünelim, bu trilyonlarca hücrenin tamamı nasıl bir araya geliyor, hepsi kendi yapacağı işi nereden biliyor ve hepsi aynı anda çalışarak bütün bu işlemleri nasıl yapıyor? Hem de hiçbir karışıklık çıkmadan ve büyük bir hızla. Her hücre yalnızca kendi işini yapıyor ve hepsi bir yana, bedeninizdeki bütün işlemler sırasıyla ve olağanüstü bir süratle gerçekleşiyor.
Vücudunuzdaki trilyonlarca hücre Allah'ın kusursuz yaratması sayesinde görevlerini eksiksizce yerine getiriyor. Bu düzen nedeniyle siz de hiçbir aksama olmadan yaşamınızı sürdürüyorsunuz. Her sabah uyanmanız, kahvaltıda yediğiniz balın şekerli, zeytinin tuzlu tadını hissetmeniz, aklınıza bile gelmeden nefes almanız, koşup oynayabilmeniz, okuyabilmeniz, yazabilmeniz ve birçok şey Yüce Rabbimizin sonsuz merhametini ve şefkatini gösteriyor.
Sevgili arkadaşlar bu mucize gibi olaylar kuşkusuz hücrelerin şuurlu çabalarıyla değil, üstün güç sahibi Allah'ın "Ol" demesiyle meydana geliyor:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden kiminin daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır). Dirilten ve öldüren O'dur. Bir işin olmasına hükmetti mi, ona yalnızca: "Ol" der, o da hemen oluverir. (Mümin Suresi, 67-68)