Gül Kokulu Peygamber
Çocuklar, en güzel elbiselerini giyinmişlerdi. Hepsinde büyük bir sevinç vardı. Heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Bu neşe! Bu sevinç! Bu meraklı bekleyiş acaba nedendi?
Birisini bekliyor gibilerdi. Sürekli uzaklara bakıp kendi aralarında konuşuyorlardı. Kıvırcık saçlı, tatlı çocuk:
Onu çok merak ediyorum, dedi. Kim bilir nasıl güzeldir.
Arkadaşı:
Ben de merak ediyorum, dedi. Sevinçten gözüme uyku girmedi, dedi.
Arkadan bir diğeri seslendi:
Bu gün en güzel gün. Bayram edin çocuklar sevinin. Bizden daha mutlu kim var şu an dünyada!..
Merve’nin bir şeyden haberi yoktu. Kalabalığa yanaştı. İçlerinden bir çocuğa sordu:
Neden buraya toplandınız? Herkes neden sevinçli. Böyle hazırlandığınıza göre önemli biri geliyor olmalı.
Kıvırcık saçlı çocuk gözünü ufuktan ayırmadan cevap verdi:
- Nasıl toplanmayalım. O geliyor, dedi.
Küçük kız merak içinde sordu:
Kim geliyor?
Duymadın mı? Peygamberimiz Muhammed Medine’ye taşınıyor. Artık burada yaşayacak. Bunun için çok sevinçliyiz, dedi.
Merve sevinçten bir çığlık attı:
Kulaklarıma inanamıyorum. Demek onu ben de göreceğim.
Safa tepesi şen çığlıklarla coştu. Çocuklar yüksek yerlere çıkmış bekliyorlardı. Kendi aralarında şöyle diyorlardı:
Müjdeyi ilk biz vereceğiz.
İnsanlar gözlerini uzaklara diktiler. Merak içindelerdi. Çocukların kalbi heyecandan daha hızlı çarptı. Derken yükseğe tırmanan çocuklar neşe içinde bağırdılar:
- Peygamberimiz geldiii!...
Müjdeler olsun!.. O geliyooor!...
Hep birden sevinç çığlıkları attılar. Islıklar çalındı. Ellerde tefler, dillerde sevinç şarkıları vardı! Peygamberi karşılamak için yollara döküldüler. Herkes aynı müjdeli şarkıyı söylüyordu:
Ay doğdu, güneş doğdu
Sevgili bize geldi.
En sevgili peygamber
Bize neşe getirdi.
Geldin bize hoş geldin
Bize sevinç getirdin
Varlığın en güzeli
Medine’ye hoş geldin.
Bu neşeli bir andır
Bu gün bize bayramdır
Şükrolsun Rabbimize
Bu gün bayramdır bize
Zil, ıslık, tef sesleri ortalığı çınlattı. Yaşlılar, çocuklar, gençler en mutlu anlarını yaşıyorlardı. Gözlerde sevinç vardı! En güzel insanı karşıladılar.
O yaklaştıkça dikkatle baktılar. Onun güzelliği karşısında ne diyeceklerini bilemediler. Esmer yüzlü tatlı bir çocuk dayanamadı:
Bu güzel insan bizim peygamberimiz, dedi.
Böyle güzel bir yüz ilk defa görüyorum, dedi arkadaşı.
Aydınlık yüzlü peygamber Safa tepesindeydi. Çocuklara sevgiyle baktı. Gülümsüyordu. Hepsine selam verdi. Herkes sevinç içindelerdi:
Böyle güzel bir yüz ömrümde görmedim, dedi birisi.
Gözleri simsiyah ve parlak. Kirpikleri upuzun. Bakışlarından sevgi yağıyor diye ekledi arkadaşı.
Ona baktıkça içim ısınıyor. Gözlerinden sevgi yıldızları yağıyor sanki dedi diğeri.
Enes isimli sevimli çocuk dayanamadı:
Alnı ne kadar geniş, ne kadar da parlak! Teni pembe beyaz.
Sevde isimli çocuk devam etti:
- Bakın bakın!... Her taraf nasıl da gül koktu.
Dişleri inci gibi. Ne kadar güler yüzlü.
Çocuklar sevinçten ne yapacaklarını bilemediler. Peygamberin etrafını sardılar.
Hoş geldin sevgili peygamberimiz. Bize sevinç getirdin, dediler.
Aydan daha güzel, güneşten daha parlak peygamberdi o. Elini kaldırarak herkesi selamladı. Çocuklar mest oldular. Her biri duygularını dile getirdiler:
Bakın, elleri ne kadar güzel. Bizi selamladıkça etrafa mis kokular saçılıyor.
- Kaşları siyah, ay gibi. Sakalı gür ve parlak.
Medineli çocukların sevincini gören peygamber onlara sevgiyle baktı. Her biriyle arkadaş gibiydi:
- Beni seviyor musunuz?
Çocuklar hep bir ağızdan:
- Eveeeet! Seni çok seviyoruz. Sen bizim peygamberimizsin, dediler.
Peygamber cevap verdi:
Ben de sizi çok seviyorum.
Çocuklar o kadar mutlu oldular ki. O an dünyanın en mutlu çocuğu onlardı. Hepsinin içine sıcacık sevgiler yayılmıştı.
Peygamber devesinden indi. Her bir çocuğun tek tek başını okşadı. Onları öptü, kokladı. Çocuklar da gül koktu.
Cabir isimli çocuk bunu hemen fark etti:
Peygamberin eli öyle hoş kokuyor ki. Sanki elini güzel koku sepetinden çıkarmış gibi, dedi.
Doğru söylüyorsun. Peygamberimizin eli ne kadar yumuşak. Nasıl da hoş kokulu, dedi Merve.
Çocuklar peygamberi tanıdıktan sonra onu daha çok sevdiler. En güzel bilgileri ondan aldılar. Sevgi içinde hep mutlu yaşadılar. Onun güzelliğini anlata anlata bitiremediler. Artık dillerinde tek bir hece vardı:
Muhammed!...Muhammed!...
Çocukları seversin
Senin ümmetiniz biz
En güzel peygambersin
Mutlu çocuklarız biz
Gül kokulu peygamber
Elinde miski amber
Dünya çocuklarıyız
Bize hep selam gönder
İyileri seversin
Hep güzeli seçersin
Mis kokulu peygamber
Sensin en büyük önder...
Yorumlar
-
05 Ekim 2013, Cumartesi - 16:46
bu gerçekten güzel bir hikaye ama resim olmamış
-
19 Haziran 2013, Çarşamba - 11:49
herşey güzelde resimdeki bluesky olmamış
-
23 Nisan 2013, Salı - 15:15
جيد جدا