Ayşe ile Mehmet İstanbul Yolculuğunda


Mehmet ile Ayşe küçük bir kasabada görev yapan öğretmen bir babanın çocuklarıydı. Babalarının mesleğinden dolayı Türkiyenin birçok yerini görmüşlerdi ama onlar İstanbul'u çok merak ediyorlardı. İkisi de İstanbul'a gitme hayaliyle yaşıyorlardı. Zorlu bir okul dönemi geçmişti ve tatile çok az kalmıştı. Babasının onlara bir sözü vardı; eğer bu sene 6.sınıfa takdirle geçerlerse onları İstanbul'a geziye görürecekti. Günler zorda olsa geçti ve haftanın son günü, karne günü gelmişti. Karnelerini ve takdir belgelerini alan Ayşe ile Mehmet koşar adımlarla evin yolunu tuttular. Kapının zilini çalarken heyecandan yerlerinde duramıyorlardı. Annesi kapıyı açtığında durumu anladı.ve hemen önüne uzanan karneleri alıp sevgiyle çocuklarına sarıldı. "Aferin benim çocuklarıma sizinle gurur duyuyorum" dedi.

Onlar takdiri almışlardı ve sıra babasının onlara verdiği sözü yerine getirmesine kalmıştı. Mehmet akşama babasının gelmesini beklemeden hemen telefona sarılarak babasına müjdeyi verirken; "İstanbul biletlerini hazırla" demeyi de ihmal etmedi.

Akşam babası gelince elindeki biletleri göstererek "hazırlanın çocuklar Pazartesi günü ver elini İstanbul. İstanbul'a gidiyoruz" dedi. Mehmet ve Ayşe sevinçlerinden havaya uçuyorlardı. Babası çocuklar size İstanbul'u anlatan iki kitap aldım. İnşaallah gidene kadar okursunuz, incecik zaten hemen biter.

Ayşe kitabı babasının elinden alıp odasına giderek okumaya başladı. Mehmet ise tatilin keyfini ilk günden çıkarmaya başlamış ve gününü akşama kadar dışarıda oyun oynayarak geçiriyordu. Ayşe kitabı okuyor ve okudukça da İstanbul'u daha çok seviyor ve merak ediyordu. Mehmet ise iki gün geçmesine rağmen kitabı masaya koyduğu gibi duruyordu.

Gidicekleri gün geldi ve annesi çantaları hazırladı. Terminale gitmek için yola çıktılar. Otobüsleri 17:00 da hareket edecekti. Tam zamanında gelmişlerdi Otobüsün hareket saatine az bir zaman kalmıştı. Ayşe ile Mehmet'in kalbi güm güm atıyordu.Otobüs hareket edince heyecanları iyiden iyiye artmıştı. Zamanı camdan dışarıya bakarak geçirmeye çalıştılar. Ama artık hava kararmış ve gece yolculuğu başlamıştı.Ayşe ile Mehmet'in uykusu gelmişti ve koltukta oturdukları yerde uyuyup kaldılar.Uyandıklarında hava aydınlanmaya başlamış güneş ise doğmak üzereydi.Ayşe babasına bakarak:

-Daha çok var mı,diye sordu.Babası ona dönerek:

-Yok kızım,geldik sayılır.

Ayşe buna sevinmişti.Mehmet'e dönerek:

-Hadi uyan az kaldı.İstanbula gelmek üzereyiz.

Mehmet gözlerini ovuşturarak dışarı baktı:

-"Ne çabuk geldik"dedi. Babası; "bakın çocuklar şu mavi gözüken kocaman yere deniz denir."Ayşe hemen atıldı; "bak baba köprüden geçiyoruz. İstanbul'da iki tane köprü vardır.Anadolu'yu Avrupa kıtasına bağlayan Boğaziçi,diğeri Fatih Sultan Mehmet (F.S.M) Köprüsü. Şimdi biz F.S.M köprusünden geçeceğiz inşallah. Ayşe'nin babası ve Mehmet şaşırdılar. Acaba Ayşe tüm bunları nerden biliyordu. Heyececanlı bir yolculuktan sonra İstanbul'a varmışlardı ve artık yavaş yavaş meraklarını gidermeye başladılar.Babaları hergün İstanbul'un değişik tarihi yerlerini gezdiriyor ve çocuklar İstanbul'un güzel mekanlarını gördükçe daha çok seviyorlardı.

Özellikle Eyüp Sultan Camiini gezerken Ayşe; "babacığım Peygamber Efendimiz'i (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) gören ve konuk eden sahabe diye anlatırken babasının gözleri dolmuş ve "aferin benim çocuklarım.Duygulandırdınız beni." Mehmet; "Ayşe tüm bunları nerden biliyorsun?ben hatırlayamadım da." Ayşe; "Nerden olacak Mehmet, babamın hediye ettiği kitapta yazıyordu.Onu okudum da oradan biliyorum." Mehmet bu duruma biraz bozulmuştu.Çünkü babası ona da aynı kitaptan almıştı fakat o oyun oynamaktan okumaya fırsat bulamamıştı. Keşke okusaydım diye geçirdi içinden.Ben de Ayşe gibi İstanbul'u gezerken herşeyini bilerek gezerdim ama... Artık tatilleri bitmiş ve geri dönüş başlamıştı.Babası Eyüp Sultan Camii'nin orada bulunan kitapçılardan bir şey almıştı.

Ve onu otobüste koltuklara otururken çantasından çıkardı.Mehmet ve Ayşe babasının elindeki hediye paketine bakarken merakları yüzlerinden okunuyordu. Babası derin bir nefes aldı. "Çocuklar ben size tatile çıkmadan önce iki tane kitap aldım. Bu kitapta İstanbul ve tarihini anlatıyordu. Ama kitabı sadece Ayşe okudu ve İstanbul'u gezerken bize iyi bir rehber oldu. Benim unuttuklarımı bile bana hatırlattı. Bu çok gurur verici bir şey. Şimdi ben size başka bir hediye aldım. Bu hediyeyi bizim tek yaratıcımız olan Allah(c.c)bize göndermiş ve rehberine demiş ki; "söyle kullarıma bu kitabı okusun ve hem dünya hem de ahiret hakkında bilgileri olsun.Yapacaklarını ve asla yapmayacağı şeyleri öğrensinler. Öğrensinler ki yolları aydınlık olsun."

Mehmet diğer kitabı okumamış ama inşaallah bunu okursun ve hem dünyayı hem de ahiretini aydınlatırsın.Mehmet anlayacağını anlamıştı "haklısın babacığım.Bu kitabı emin ol okuyacağım." Dedi.Ayşe ile heyecanlı bir şekilde paketi açtılar. İçinde birer tane mavi ve pembe renke Kuran-ı Kerim vardı. Hemen öpüp alınlarına koydular. Ve "teşekkür ederiz baba" diyerek babalarına sarıldılar.

 



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Henüz kimse yorum yazmadı.