İlk Orucum


Bu yıl ilk defa Ramazan orucumu tutacağım sevgili arkadaşlar. Ramazan yaklaşırken yaşadıklarımı sizinle de paylaşmak isterim.

Ramazan'a çok az kaldı bildiğiniz gibi. Ben ilk defa oruç tutacağım için hem çok sevinçli hem de çok heyecanlıyım. Daha önceleri Ramazan geceleri annem, babam ve büyükannemin seslerini işitir işitmez yatağımdan kalkıp, onlarla birlikte sahur sofrasına oturuyordum. Büyükannemin pişirdiği o nefis böreklerden yiyip ertesi gün oruç tutacağımı söylüyordum. Onlar da izin veriyorlardı ama yalnızca öğleye kadar. Ama Allah izin verirse bu Ramazan tıpkı büyükler gibi iftara kadar orucumu tutacağım.

Dün akşam annem babam ve büyükannemle evimizde akşam yemeğimizi yiyorduk. Aklıma takılan bir soruyu babama sordum. Evet Allah bizlere emrettiği için oruç tutuyorduk. Peki orucun bizim için ne gibi yararları vardı?

Babam sorduğum sorunun onu çok mutlu ettiğini söyledi. Nedenini sorduğumda, "Allah, bizden her konuda derin düşünmemizi ister. Senin de bu konuda düşünmüş olmana sevindim" dedi. "Allah'ın bizim ibadetlerimize ihtiyacı yoktur çocuğum. İbadetleri bizler kendimiz için yaparız. Allah, Ramazan ayında gündüzleri hiçbir şey yemememizi ve içmememizi emreder. Allah'ın bu emrini yerine getirirken, O'na itaat eder, açlığa ve susuzluğa sabrederiz. Böylece kendimizi eğitiriz." diye ekledi.

Annem de oruç tutmanın, Allah'ın verdiği nimetleri daha iyi anlamamıza sebep olduğunu söyledi. "Böylece nimetlerin ne kadar değerli olduğunu anlar ve Allah'a daha çok şükrederiz." diye devam etti.

O sırada büyükannem, yemek masasına dikkatle bakmamı istedi. Ve ne gördüğümü sordu. Yemeklerimiz bitmişti ve masada şu an dilimlenmiş kavun ve karpuz, bir de meyve tabağında benim çok sevdiğim kırmızı şeftaliler vardı. "Bak yavrum" dedi büyükannem, "Allah siyah bir topraktan bize böyle rengarenk, şekilleri, tatları ve kokuları farklı olan ne güzel rızıklar sunuyor. O isteseydi örneğin tek bir çeşit meyve yaratırdı ve tıpkı yetiştiği toprağın rengi ve kokusunda hem de toprak gibi tatsız olabilirdi. Ama Allah öyle merhametli ki bize sayamayacağımız kadar çok çeşitte ürünler veriyor."

"İşte bu nimet çeşitliliğini insanlar çoğunlukla unuturlar. Ama gün içinde nimetlerden uzak kalındığı için Ramazan ayı, Bediüzzaman'ın sözleriyle bu nimet çeşitliliğinin hatırlandığı bir zamandır. Akşam olup da oruç bozulduğunda nimetlerin değeri daha iyi anlaşılır. Aynı zamanda oruçla, Allah'ın rahmetine ne kadar muhtaç olduğumuzu kavrarız."

Babam, masadan kalkmak için sandalyesini çekerken şunları söyledi: "Sahip olduğumuz her şeyi bize veren Allah'tır. Verdiği nimet ve güzelliklere karşı sadece Ramazan ayında değil, her zaman çok şükredici olmalıyız. Rabb'imiz bu kadar nimeti bize veriyor ve yalnızca O'na şükretmemizi istiyor. Etrafımızdaki sayısız güzelliği ve nimetleri her gördüğünde hemen Allah'ı hatırla ve O'na şükret; O'na iyi bir kul olmaya çalış yavrum. Güzellikleri göremeyen ve nimetlerin değerini bilmeyen insanların durumuna düşme."

O halde Allah'a çok şükredelim, masamızdaki kuru bir ekmeğin bile değerini bilelim sevgili arkadaşlar. Hepinize hayırlı bir Ramazan dilerim.

 



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Henüz kimse yorum yazmadı.