Ahmet ile Asım'ın Yolculuğu


Bir varmış,bir yokmuş.Evvel zaman içinde,kalbur saman içinde uzaklığı bilinmez,adresleri sorulmaz bir yerde güzel bir köy ve bu köyde yaşayan Ahmet ve Asım adında iki kardeş varmış.Ahmet köyün en akıllı,en saygılı,ve itaatkar,büyüklerinin sözünü dinleyen,iyi huylu bir çocukmuş.Asım ise kardeşinin tam tersi akıllı ama söz dinlemeyen hırçın bir çocukmuş.Ahmet ile Asım o sabah erkenden uyanırlar.Dedelerine gidecekleri için çok heyecanlıdırlar.Çünkü akşam babası onlara:

-‘'Sabah  dedenize gideceğim.Kim erken kalkıp hazırlığını yaparsa onu da götüreceğim'' der.Ahmet sabah ezanıyla uyanır  yatağını düzeltir.Sırt çantasını çıkarır,kıyafetlerini, annesinin akşamdan hazırladığı çörekleri ve suyu çantasına güzel bir şekilde yerleştirir..Asım ise  uyumaya devam eder.Taki babasının sesini duyana kadar...

­­­­-Çocuklar hazır mısınız ben çıkıyorum yola.

-Hazırım baba geliyorum,der Ahmet.Çantasını sırtına takar,elinden bırakmadığı sopasını alır ve evden dışarı çıkar.

Babası:

-Oğlum Asım gelmiyor mu?

-Gelecekti babacığım.Ama uyanamadı herhalde.

Arkadan Asım nefes nefese gelir:

-Geldim baba!

-Hazır mısın oğlum,

-Hazırım baba,derken bir yandan da kazağını giymeye çalışıyordu.

-Yürüyeceğimiz dört saatlik yol.Sanki günlerce yol mu gideceğiz? Öyle Ahmet gibi çanta falan taşıyamam der kendi kendine ve hiçbir hazırlık yapmadan  onlara katılır.Gidecekleri yol çok uzun olmasada,günlerce yol gitmeselerde zorlu bir dört saat yürüyeceklerdi.Patika yollardan yürüyecek ormanı geçecekler ve akşam olmadan tepenin ardındaki dedelerinin köyüne varmış olacaklardı.Ahmet,Asım ve babası uzun süre yürüdüler.Neredeyse yolu yarılamışlardı.Ahmet sırtındaki çantasından,babası da dedesine götürdüğü emanetleri taşımaktan bayağı yorulmuşlardı.Yollarına devam ederken çat diye bir sesle irkildiler . Babaları:

-"Ah çocuklar ayağım, ayağımı yaraladım!"der.Ahmet ile Asım koşarak babasının yanına gelirler.Ahmet hemen ‘' Babacığım otur yere'' der ve babasını olduğu yere oturtur.Babasının ayakkabısını ve çorabını çıkarır, yaralanan ayağına çantasından çıkardığı atletini yırtıp sarar.

Neyseki çok büyük bir yaralanma değildir.Oturdukları yerde biraz dinlenirler.Babasının

yürüyebilmesi için Ahmet sopasını babasına verir.

Babası:

-Hadi çocuklar daha yolumuz bitmedi yavaş yavaş yolumuza devam edelim.

Bu ayakla hızlı yürüyemeyiz artık.Çantalarda ikinize kaldı.

Ahmet babasının çantasını, Asım da Ahmet'in çantasını taşımak zorunda kalır.Ahmet çok ağır olan çantayı taşımasına rağmen yol boyunca hiç şikayet etmez.Ama Asım daha iki adım atmadan şikayet etmeye başlamıştır.

-Yoruldum,sırtım ağrıdı diye söylenip durur.

Babası:

-Tamam tamam anlaşıldı.Şu ağacın altında biraz dinlenelim çocuklar der ve yavaşça yere oturur.Ahmet ve Asım çantalarını yere bırakırlar.

Ahmet:

-Baba ayağın çok ağrıyor mu,diye sorar.Evet biraz ağrıyor diye cevap verir.

Ahmet:

-Allah şifa versin babacığım diyerek çantasını açar annesinin yaptığı çörekleri ve suyu çıkarır. Hep birlikte karınlarını doyururlar.Biraz da dinlendikten sonra babaları; "haydi çocuklar yolumuza devam edelim akşam olmadan köye varmamız gerekiyor." der

Sonra babası Ahmetin verdiği sopaya dayanarak yavaşça ayağa kalkar ve etrafına bakınır.

İyice karanlık çökmeden köye varırız inşallah.Ayağımda iyice yoruldu.Ahmet'in atleti olmasaydı kanıda durduramazdık zaten dedi.Sonra Ahmet'e dönerek:

-Aferin Ahmet,insanoğlu her zaman gideceği yere hazırlıklı gitmeli.Zorluktan,sıkıntıdan kaçmamalı.Eğer sen çantanı ve sopanı almasaydın yiyeceklerini ve giyeceklerini çantanda hazır bulundurmasaydın halimiz nice olurdu bilmem. İnsanoğlu yaşadığı sürece herşeye hazırlıklı olmalı ve yolu kısa bile olsa mutlaka hazırlığını yapmalı çantasını  hazır bulundurmalıdır diyerek Asım'a döner:

-İşte Asım hayat yolu da böyle. Bu uzun gibi gözüken ömür yoluna da hazırlıksız çıkmamalıyız. Önce güzel insan olmayı hedeflemeliyiz.Sonra Ahirette bizi Yaradana karşı mahcup duruma düşürmemesi için önce çantamızı almalıyız. Sonra da çantamızın boş olmaması için bu dünyada çalışıp çantamızın içini doldurmalıyız.Çantamızı açtığımızda namazlarımız,oruçlarımız...gibi saklı ibadetlerimiz çıkarsa bugünkü gibi nasılda rahat ederiz değil mi?Haydi çocuklar akşam oldu.Yavaş yavaş köye varalım inşallah der ve Ahmet babasının çantasını,Asım da Ahmet'in çantasını alırken daha düşüncelidir ve dedesinin evine varana kadar ne of ne de yoruldum der. Bir daha yola çıkarken çantasını alacağına ve hazırlığını yapmadan yola çıkmayacağına kendi kendine söz verir.Ve yol boyunca babasının söylediklerini düşünür.

Bugünkü yolculuğu biraz uzun biraz da üzücü geçmişti ama Asım bu yolculuktan çok şey öğrenmişti.

Sonra ne mi yaptı? Asım bir daha çantasız yola çıkmadı.Güzel bir insan olmak için çalıştı ve hem bu dünya hem de ahiret için çantasını güzel gıdalarla doldurdu.Şimdi sıra bizde...



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Sultan Alkan

Sultan Alkan


 Özel bir anaokulda Nur Damlaları'nın öğretmeni olarak görev yapıyor.

Nur Damlaları sınıfının ismi Erzurum'da doğdu.
Evli 2 çocuk annesi