Umut Tatilde


 

Umut başarıyla bitirdiği okul döneminden sonra her yıl gittiği ve en az İstanbul kadar sevdiği Gökçeada'ya gitmek için hazırlık yapıyordu. Sabah ezanı okunmadan yola çıktılar.Çünkü Umut babasına:

-"Babacığım sabah olmadan yola çıkarsak ilk gemiye yetişmemiz kolay olur ve adaya da erken gitmiş oluruz."diye açıklama yapmıştı. Babası da Umut'un dediği gibi sabah ezanı okunmadan yola çıktı ve yolun yarısını geçmişlerdi ki babası sabah namazını kılmak için mola verdi.Umut ise durarak zaman kaybetmek istemiyordu .Bir an önce gitmeliydi adaya deniz, kum... aklına geldikçe sabırsızlanıyordu.

Babasına:

-Babacığım devam edelim ne olur namazını gemide kılarsın.

-"Hayır" dedi babası; "o zamana kadar güneş doğmuş olur sanırım, yok yok riske atamam. Hemen şuradaki mescidde namazımızı kılıyoruz diyerek namazını kılmak için mescidin önünde arabayı durdurdu. Umut bu işe biraz bozulsa da babasının dediği olmalıydı. Sanki namaz geçerse kaza ederdi diye düşünüyordu kendi kendine.Namazlarını kıldıktan sonra yolculuklarına devam ettiler.Babası Umut'a:

-Umut'cuğum namazı bu kadar hafife almamalısın. Ben her namazımı bir nur denizi gibi hayal ederim ve her namaz kıldığımda o nur denizine girip namazımı kılıp,o denizden tertemiz çıktığıma inanırım. Şimdiii, Sen olsaydın namazını geçirir miydin? Umut:

-Bir kereden ne olacak ki? Babası:

-"Bunu daha uygun bir zamanda konuşuruz."dedi.

Umut güneşin doğuşunu seyrederken uyuya kalmıştı.Uyandığında ise arabaları gemideki yerini almıştı. Gemi denizin ortasında bir kuğu gibi süzülüyordu. Arabanın kapısını açarak gemiye indi ve kollarını havaya kaldırarak:

-"Oh be mis gibi deniz havası!"dedi ve yukarıdaki banklara oturarak babası ve annesiyle denizi seyretti. Babası yorgunluktan uyuya kalmıştı.Umut'un ise içi içine sığmıyordu.Bir an önce adaya varıp yüzmek istiyordu.Gemi kıyıya yaklaşırken Umut heyecanla babasını uyandırdı.

-Uyan babacığım uyan,adaya geldik!

Babası uyandığı zaman:

-"Çok şükür sağ salim kıyıya ulaştık." dedi. Arabalar sırayla gemiden inerken, sıra ,Umutların arabasına geldi. Umut:

-Hadi baba hadi sıra geldi gidelim artık.

Babası:

-Sabırlı ol oğlum acele etme.

İşte ada diyerek tebessüm etti. Sonrada kaldıkları eve doğru yol aldılar. Herşey Umut'un istediği gibi olmuş ve öğlen olmadan eve varmışlardı.

Umut çok sabırsızlanıyor ve bir an önce denize gidip yüzmek istiyordu. "Baba, baba! hadi denize gidelim. Ben hemen denize girip yüzmek istiyorum." Annesi; "oğlum baban çok yorgun. müsade edelim biraz uyuyup dinlensin.zaten öğlen sıcağında denize girmek çok sakıncalı biliyorsun. Hem baban dinlenir. Hem de öğlen namazımızı da kılıp öyle gideriz denize olmaz mı?

Umut:

"Offf, hep bir engel çıkarıyorsunuz. Ben yüzmek istiyorum. Bir yıl boyunca hep bunu bekledim." Dedi sinirlenerek.

Annesi: Oğlum, bana sorarsan söylediklerini tekrar gözden geçirip iyice düşündükten sonra söylemelisin." Umut bu hareketini düşününce annesinin ne demek istediğini anlamıştı. "Namaz bizim kulluk vazifemiz ve benim onu engel olarak görmem yanlıştı. Annem buna kızdı sanırım." Yapacak birşey yoktu. Gitme saati gelene kadar sabretmeyi öğrenecekti. Nasıl olsa bir yıl beklememiş miydi? Bir-iki saat daha bekleyebilirdi. Sürekli denizi düşündüğünden dolayı zaman zor geçse de, gidecekleri saati bekledi...

"Veee işte sıcak kum ve deniz!" dedi. Umut eline aldığı kumları savurup yaşasın diye bağırarak kendini sulara bıraktı. Sonunda istediği olmuştu ve artık tatilinin keyfini çıkarıyordu. Günler böyle geçiyordu ama Umut bir türlü denize doymuyordu. Paletleri ayağına takıp denizde açılırken geri dönüp baktığında, babası kumsalda namazını kılmış ellerini açmış dua ediyordu.Çok açılmamalıydı .Babası kızabilirdi, hemen geri dönüp kıyıya geldi. Kıyıda dinlenirken bir yandan da evdeki akvaryumuna renkli taşlar topluyordu. Mayosunun cebine doldurduğu taşları götürüp çantasının içindeki poşete koydu. Sonra geri dönüp tekrar taş toplamaya devam etti. "Tatil bitmeden çeşit çeşit taşlar toplamalıyım" diye düşündü. Ertesi gün denizin kıyısında bulunan renk renk taşları toplarken biraz düşünceliydi. Babası Umutun yanına gelerek. "Kolay gelsin oğlum hayırdır kaç gündür taş topluyorsun,topladıkların yetmiyor mu oğlum?"

-"Yok baba öyle değil.Yeter tabi ama bir sıkıntım var!"

"Hayırdır oğlum neymiş o sıkıntın söyle bakayım."

"Babacığım, taşlar suyun içinde renk renk ve çok parlak çok güzel, bir yakut gibiler ama sudan çıkarıp kuruyunca sıradan değersiz bir taş oluyorlar, güzellliklerini kaybediyorlar. Buna çözüm düşünüyorum ama bulamıyorum."

Babası: "Hımm, demek sıkıntın buydu. Bak Oğlum; su taşları ıslatarak onların özündeki güzelliği ortaya çıkartırsın. Onların o güzelliği kaybolmaz ve bozulmaz. İnsan da böyledir. Hani sen diyordun ya namaz kılmazsak ne olur? İşte bak şimdi anlamanın tam zamanı...

İşte gördüğün bu su, taşları nasıl renkli ve parlak gösteriyorsa, namaz da insanın tüm kirlerini temizler ve parlatır, insanı değerli kılar. Senin sudan çıkardığın güzel taşların kuruyunca ya da tekrar suyla buluşmayınca değersiz bir taş oluyor ama suyun içinde iken renk renk ve parlak, yani daha güzel. İşte namazını kılan insanda böyledir. Namaz insanı temizler parlatır, değerli kılar ama namaz kılmayan insan da senin kurumuş ve hiç bir özelliği olmayan taşların gibidir.

Namazın önemini az da olsa anladın mı?

Umut , önce elindeki taşlara sonra da denizde pırıl pırıl taşlara baktı, sonra babasına sarılıp, "haklısın baba şu deniz suyu taşları parlak ve güzel gösterdiğine göre, namaz da insanı senin de dediğin gibi nurlandırır, parlatır.

"Eee babacığım aslında şöyle de diyebiliriz. Dünyanın berrak denizleri,insanın da günde beş vakit nur denizi var."

-Aferin oğluma.O zaman topla taşlarıda namaza gidelim.Olur mu?

- Emrin başım üstüne haydi nur denizine dalmaya... Babasıyla namazını kılmak için hızlıca gitti.

İşte o günden sonra Umut namazını daha fazla ciddiye almaya başladı. Ve nur denizine girmek için hep namazını kıldı .

 



Yorumlar

255 karakter kaldı

Üye girişi yap ve yorumla » Üyeliksiz yorumla »

Sultan Alkan

Sultan Alkan


 Özel bir anaokulda Nur Damlaları'nın öğretmeni olarak görev yapıyor.

Nur Damlaları sınıfının ismi Erzurum'da doğdu.
Evli 2 çocuk annesi